Bülent BİRİCİK

bulent.biricik@hotmail.com
24.01.2019 / 09:51

Bülent BİRİCİK

Televizyonlar neden izlenmiyor?

Biz onu çok sevdik. Öylesine değer verdik ki, evimizin en değerli yerini ona ayırdık. Üstünü dantelli örtülerle süsleyip gözümüz gibi sakındık.

1960’ta TRT yayınlarıyla hayatımıza giren ve yaklaşık 60 yıla yakındır hayatımızın ayrılmaz bir parçası olan televizyondan bahsediyorum. Öyle ki her 100 evden 94’ünde bulunuyor.
Televizyon hala evlerimizin bir parçası olmaya devam ediyor, ancak televizyon yayınları; değişen ihtiyaçlarımız, zevklerimiz, algılarımız ve gelişen teknolojiye paralel olarak izlenme oranları bakımından en zayıf dönemini yaşıyor.

Teknolojik bir alet olarak televizyon maalesef teknolojiye yenik düşmüş görünüyor. Bu durum bir ironiyi ortaya koysa da, yeni nesil dijital yayın platformlarının, son birkaç yıldır televizyonların izlenme oranlarını düşüren en önemli faktörlerden biri olduğu görünüyor.

Televizyon kanallarının izlenme oranlarının düşmesinin en önemli faktörlerden birinin ise yayın içeriklerinden kaynaklandığı görülüyor. Buna bir anlamda toplumun her kesimine hitap edememe, zamanın ruhunu yakalayamama da denilebilir. Artan rekabet ve buna paralel olarak dizi ve programların günden güne artan maliyetleri de göz önüne alındığında, televizyon kanallarının ciddi bir açmazda olduğunu söylemek sanırım yanlış olmaz.

Televizyonların son yıllarda izlenme oranlarının düştüğü gerçeği, RTÜK’ün 2018 yılı Televizyon İzleme Eğilimleri Araştırmasında da dikkat çekiyor. Günlük ortalama televizyon izleme süreleri yıllar bazında karşılaştırıldığında, 2006 yılından bu yana televizyon izleme sürelerinde belirgin bir azalma yaşandığı ortaya çıkıyor. Araştırma sonuçlarına göre; günlük ortalama televizyon izleme süresi 2006 yılında 5 saat 8 dakika, 2009 yılında 4 saat 23 dakika, 2012 yılında 3 saat 54 dakika, 2018 yılında ise 3 saat 34 dakikaya inerek önemli bir düşüş kaydetmiş.

Araştırmaya göre, haberler: %24,2, diziler: %15,6, spor: %13,5, kuşak programlar: %12,8, tartışma programları ise %10,6’lık izlenme oranına sahip olurken, “Yaş ilerledikçe haberlerin izlenme süresi artıyor!” tespiti yapılıyor. Bu tespitle televizyonları aslında kimin daha çok izlediği ortaya çıkıyor.

Araştırma ile ortaya konulan bir başka konu ise televizyonun ülkemizde daha çok 45 yaş üstü kesim tarafından izlendiği.

Araştırmanın en çarpıcı sonuçları ise televizyon yayınlarını izlemediklerini söyleyen kişilere “Neden?” sorusu sorulduğunda ortaya çıkıyor. Yüzde %42,8’lik kesim yayınlanan içerikleri beğenmediği için, %27,4’lük kesim vakit olmadığı için, %8,2’lik kesim başka cihazlarda vakit geçirmeyi televizyon yayınlarını izlemeyi tercih ettikleri için, %5,3’lük kesim ders çalıştığı için, %3,1’lik kesim ise çocuklarıyla ilgilenmesi gerektiği için televizyon izlemediklerini belirtmişler.

Araştırma sonuçlarında da görüldüğü üzere yüzde 42,8 gibi önemli bir kesim televizyon kanallarının içeriklerini beğenmiyor. Bu oldukça önemli bir rakam… Dolayısıyla televizyon kanalları izleyiciyi tekrar kendilerine çekebilmek adına acil tedbir almak zorundalar.

Ülkemizde popüler kanal sınıflamasına giren Kanal D, ATV, TRT 1, Star TV, Show TV ve Fox TV gibi kanallar içeriklerini tekdüzelikten kurtaramadıkları müddetçe o eski günlerin gelmesi biraz zor görünüyor. Zira kimileri 180 dakikayı bulan o pahalı diziler ve birbirinin aynısı gibi duran gündüz kuşağı programlarının izleyiciyi tatmin etmediği anlaşılıyor.

Hangi kanalı izlerseniz izleyin günlük yayın içeriklerinin, birbirinin taklidi gibi duran öğleden önce ve sonra kadın kuşakları, akşam ana haber bülteni ve bülten sonrasında yayına giren dizilerden oluşuyor. Kimi kanallar Prime Time’de yarışma programlarına yer vererek dizilerin usandırıcı etkisini kırmaya çalışsa da, TV 8 kanalı farklı formattaki yarışma programlarıyla rekabette farklı bir pencere açıyor. Televizyon kanallarında gece 12’den sonrası ise tam bir facia… Yayınlar o saatten sonra tekrarın tekrarı modunda ilerliyor.

Popüler kanallardaki bu tekdüzeliği, kanal sayısının artarak tematik kanalların çoğalması ile açıklamak da mümkün… Özel televizyon kanalları 1990’lı ve 2000’li yıllarda neredeyse tüm aile fertlerini ekrana çekebilecek program içeriklerini oluşturabiliyorlardı.

Ancak tematik kanalların sayısının artmasıyla, çocuklar çizgi film ve çocuk programları yayınlayan çocuk kanallarına, belgesel sevenler belgesel kanallarına, tartışma programı tutkunları her akşam bu tür programları ekrana getiren haber kanallarına geçiş yaptılar. Böylece popüler kanallara da kala kala dizi, ana haber, kuşak program, magazin ve yarışma programı izleyen kitle kaldı.

Ya da bir başka değişle, popüler kanallar eldeki mevcut izleyici kitlesi üzerinden rekabet edebilme adına kendilerini dizi, kuşak program, ana haber ve yarışma programlarına göre yeniden formatlamak durumunda kaldılar. Dolayısıyla bu da popüler kanalların yayın çeşitliliğini ortadan kaldırarak tekdüzeliğe itti.

Kendi ekranına, rakibinin ekrana koyduğu formattakinin benzeri bir programla cevap verme zorunluluğu hisseden popüler kanallar kelimenin tam anlamıyla içeriksel kısır döngüye girdiler.

 
YORUMLAR

Yazarın Diğer Yazıları

>> Fox Haber ve Portakal'ın yeni hayatı... - 05.10.2020
>> Fatih Portakal ve Fox üzerine - 04.09.2020
>> Siyasal iletişim ve dijital dil - 17.07.2020
>> Ana akım medyanın yerini Youtube mi alıyor? - 28.05.2020
>> Medyada virüs etkisi - 24.04.2020
Medyaloji Yazarları
Halef R.  VAYIS Neslihan KABAOĞLU Meltem AŞCİ Hüseyin MOVİT
Medyada gündem belirleme…
Tüm Yazarlar