
‘Para Karşılığı Haber’ Tartışması…
Geçtiğimiz hafta journo.com.tr adlı sitede yayınlanan bir haber, medyada zaman zaman gündeme gelen “para karşılığı haber” tartışmalarını yeniden başlattı. Haberde yayınlanan bir listede para karşılığı haber yaptığı iddia edilen siteler ve bu sitelerin ücretleri bulunuyor.Habere göre, halkla ilişkiler, yani günümüzdeki deyimiyle PR şirketi olarak faaliyet gösteren bazı firmaların müşterilere bu listeyi sunduğu ve istenilen içerikte haber yaptırılabileceğini taahhüt ettikleri ileri sürülüyor.
Haberin yayınlanmasıyla birlikte doğal olarak gazetecilik meslek örgütleri ve adı geçen web sitelerinin yöneticileri tepki gösterdiler.
‘Haber’ ve ‘para’ kelimeleri yan yana gelince etik durmasa da Journo’da, yapılan haberin bu tartışmayı yeniden başlatması anlamlıdır. Çünkü son yıllarda gerek TV kanalları, gerek yazılı basın gerekse de dijital yayın organları öylesine farklı gelir elde etme modellerine başvuruyorlar ki, birçok kişinin etik bulmadığı o “para ve haber” ikilisi medyada zaten yıllardır şu ya da bu şekilde birlikte anılıyor.
Günümüzde oldukça revaçta olan gelir modellerine, TV kanallarının yayınladığı bütçeli programlar en iyi örnek olacaktır. Çeşitli uzmanlar; sağlık, eğitim ve ticaret gibi birçok alanda önceleri uzman konuk olarak ekrana çıkıyor ve hiçbir ücret ödemiyordu. Bu alanlardaki uzmanlar artık programların çoğuna ücreti karşılığında çıkabiliyorlar. Genellikle dış yapım olarak ekrana gelen bu programlar ekranda bulunulan süre baz alınarak ücretlendiriliyorlar. Bunun adı para ile program veya haber yayınlatmak değildir de nedir?
Yeni gelir modellerinden bir diğeri de yazılı basındaki advertorial uygulaması… Çeşitli firma ya da kurumlar ürün veya hizmetlerini ilan ile tanıtmak yerine haber gibi görünen advertorial reklamlarına başvuruyorlar. Okurlar ilan sayfalarına fazla ilgi göstermediğinden dolayı, bu firmalar kamuoyuna vermek istedikleri mesajları haber gibi görünen ilanlarla, yani advertoriallarla sunuyorlar. Yazının bir köşesinde bulunan “advertorial” yazısını bulabilmek ise çok büyük dikkat istiyor. İşte size para ile yayınlatılan haberlere bir başka örnek…
Bitmedi… Çok değil birkaç yıl öncesine dek devletin Anadolu Ajansı başta olmak üzere DHA ve İHA gibi ajanslar sadece yayıncı kuruluşlara abonelik hizmeti veriyorlardı. Bu üç ajans artık yayıncılıkla ilgili olmayan farklı sektörlerdeki farklı firmalara da abonelik hizmeti sunmaya başladı.
Kendilerini kamuoyuna “haber” vasıtasıyla ifade etmek isteyen çok sayıda kurum, ajanslara yıllık abonelik yaptırarak basın bültenlerinin ücreti karşılığında yayınlanmasını sağlıyorlar. Kurumlar bültenlerini ya kendi bünyelerinde hazırlayarak ajanslara gönderiyor, ya da bir muhabirin gelerek haberi derlemesini sağlayarak haberlerini ve röportajlarını yayınlatıyorlar.
Yeri gelmişken belirtmek gerekir, birçok PR ajansı da anılan bu ajanslara abonelik yaptırarak müşterilerinin bültenlerini çeşitli mecralarla buluşturuyorlar. Zira bu ajanslar üzerinden haber servis ettirmek için hatır, gönül ve ilişkiler de bir yere kadar işe yarıyor. PR ajansları da müşteri bültenlerinin yayınlanmasının sürdürülebilirliği adına bu yola başvuruyorlar.
Konuya bir de PR ajansları penceresinden bakacak olursak, müşteri baskısının ve yoğun rekabet koşullarının yaşandığı bir sektör karşımıza çıkıyor. Çoğunluğu medyadan ayrılan kişiler tarafından kurulan PR ajanslarına müşterilerden farklı taleplerin geldiği duyumları söz konusu.
Bunlar arasında bültenin yayınlanma garantisinden tutun da, haber başı ücretlendirmeye kadar birçok farklı talebin olduğu söyleniyor. Müşteriler bu taleplerde bulunduğu için, Journo’nun haberinde ismi verilmeden anılan Online PR ajansı gibi bazı ajanslar da girişimci ruhlarını devreye sokarak haber sitelerini ücretlendirme yoluna gitmiş olabilirler. Etik anlamda ileri gittikleri çok açık…
Yukarıdaki örneklerde de anlatıldığı gibi, medyada günümüzde uygulanan farklı gelir modelleri, “para ile haber” konusunu, ya da bir başka deyişle para karşılığı haberi zaten uzun süredir uyguluyor. Onların bu gelir modelini uygulamaları “para karşılığı haber” olarak adlandırılan bazı etik dışı uygulamaları elbette meşru hale getirmiyor. Burada öncelikli olarak yapılması gereken şey, medyanın gelir modellerini yeniden düzenlenmesinde ve “para” ile “haber” konularının titizlikle ayrıştırılmasında yatıyor.
Daha da önemlisi ise giderek gelişen dijital mecralarla ilgili olarak yasal düzenlemeler acil olarak gerçekleştirilmeli. Zira kanunlar nezdinde “gazeteci” dahi sayılmayan dijital medya çalışanlarının yaptıkları olası etik dışı davranışları medya etiğinin kurallarının içinde değerlendirmek de zor olacak.
Bu tür etik dışı davranışlara eğilim gösteren PR ajanslarının da bu anlamda kendilerine çeki düzen vermeleri gerekiyor. Bahanesi her ne olursa olsun, haberi paraya tahvil etmek medya etiği ile asla bağdaşmaz.