Bülent BİRİCİK

bulent.biricik@hotmail.com
17.01.2019 / 10:58

Bülent BİRİCİK

Mahremiyet duvarları yıkılırken

Yaşadığımız iletişim çağında insanlığın, aşılmaması adına binlerce yıldır uğraş verdiği kişisel alanın sınırlarının zorlandığı günlerden geçiyoruz. Doğmak, yaşlanmak, ölmek, sevmek, beslenmek, arzular, ihtiraslar, duygusal gelgitler ve insana dair daha ne varsa aleniyetin ellerine teslim edilmiş durumda.

Ben’liğin içinde yaşayan biz’liğe dönüşmüş hayatlar yaşıyoruz. Ruhu biz taşıyoruz ama o ruhun ihtiyaçlarını paylaşıma açmış durumdayız.

İnsan sormadan edemiyor… İletişim araçlarının, özellikle de sosyal medyanın henüz yaşantımızda olmadığı dönemlerde sıkı sıkıya korunan o mahrem hayatlar, ifşa edilen hayatlara ne çabuk dönüştü? Kimsenin duymadığı, bilmediği, görmediği, aldığı nefesi kendinden bile saklayan yaşamlara ne oldu?

Belli ki insanlığın bitmek bilmeyen evrimi sürüyor. Fiziken olmasa da ruhen değişiyoruz. Bir nevi benlik devrimi yaşıyoruz. Üst kimliği insan olan canlının, alt kimliği halen güncelleniyor.
Kendimiz yıktık duvarlarımızı. Tercihlerimizi yaşıyoruz… Görünür olmayı, bir kenarda kendi hayatımızı sürmemeyi bizler istedik.

Artık her şey gözümüzün önünde olup bitiyor, kameralar kayıt altında. Daha birkaç gün önce bir ailenin odağında gelişen kiriminalize hayatlar gözlerimizin önüne serildi. Cinayet iddiaları, 2 kayıp, küçük yaşta çocuğa cinsel istismar, dolandırıcılık, çocuk kaçırma, organ ticareti ve daha birçok suçlama… Kendi mahrem duvarları içinde gelişen bu kriminal olaylar silsilesi kısa sürede ülke gündemi haline geldi. Neydi o suç insanını ekrana çıkmaya iten şey? Ardında yatan psikolojiyi iyi tahlil etmek gerekiyor.

Peki, ya ünlüler? Cilalanmış imajların hüküm sürdüğü ünlüler dünyasında da artık sadece sanat, sinema, müzik, başarı, ekonomik kazanımlar konuşulmuyor. Boşanma, dayak, şiddet, taciz, bağımlılık, hedonizmin kıskacında sürülen yaşamlar ve daha nicesi var o dünyanın içinde. Hiçbir şey çizilmek istenilen imajdaki gibi değil.

Yaşadığımız bu çağda, var olduklarının farkında olmadığımız yaşamlar da, ünlülerin varlığına kafa tutarcasına bir yaşam sürüyor. Sosyal medya üzerinde yaşam bulan bu insanlar kendi şöhretli dünyalarını yaratıyor… Onlar sayesinde kadın bedeni metalaşırken, tanrının bahşettiği bu bedenin ifşası en kullanışlı malzeme oluyor. Adına yetenek bile denilemeyecek bazı meziyetleri olan bu insanların amacı belki de kitleleri peşlerinden sürüklemekti. Öyle de oldu… Özendik, kıskandık, “biz de yapabiliriz” deyip peşlerinden gitmeye kalkıştık. Kimilerimiz hala onların izinde…

Şöhret nelere kadirmiş onu da gördük. Evimizin kapısını bile açmakta tereddüt edeceğimiz insanlara profillerimizi açtık, özellerimizi sunduk. Şöhretli insanların dünyasının büyüsüne kapılanlar, sosyal medya gibi kolay erişilebilir bir kapıdan girebilmek için can atmaktalar. Daha dün öz benlikleriyle baş başa yaşadıkları bu gizemli dünyalarını artık çevrimiçi olarak cümle alemle paylaşıyorlar. Kim; kimi seviyor, ne yiyor, nereye gidiyor, neye biniyor, nasıl yaşıyor bilinmez olmaktan çıktı.

İfşa edilen özellerin bu denli fütursuzluğu soru işaretleri de doğurmuyor değil… Herkese açılan özellerin ne kadarı gerçekçi? Geçmişte kendi halinde yaşam sürenler, acaba sanal dünyada farklı kimliklerle mi vücut buluyorlar? Utanılası bir geçmişleri mi var da yeni kimliklere ihtiyaç duyuyorlar? Profillere aktarılan, paylaşımlarla bilinçaltına mesajlar ileten bu idealize edilmiş yaşamlar, adeta bir daha dönülmek istenmeyen o yaşanmışlıkların üstünü örtüyor.

Oysa Mevlana kendi gerçekliğini yakalayamamış bu insanlar için yüzyıllar öncesinden seslenmişti: “Ya göründüğün gibi ol, ya olduğun gibi görün…
Şimdi sormak gerekiyor… Mahremini paylaşmaktan geri durmamak ve sanal dünyada yeniden kimlik bulmak için çabalamak yaşadığımız çağla birlikte değişen insanoğlunun yeni sürümüne ait bir özellik mi?

 
YORUMLAR

Yazarın Diğer Yazıları

>> Fox Haber ve Portakal'ın yeni hayatı... - 05.10.2020
>> Fatih Portakal ve Fox üzerine - 04.09.2020
>> Siyasal iletişim ve dijital dil - 17.07.2020
>> Ana akım medyanın yerini Youtube mi alıyor? - 28.05.2020
>> Medyada virüs etkisi - 24.04.2020
Medyaloji Yazarları
Halef R.  VAYIS Neslihan KABAOĞLU Meltem AŞCİ Hüseyin MOVİT
Milyonlarca sinek yanılıyor olamaz…
Tüm Yazarlar