Bülent BİRİCİK

bulent.biricik@hotmail.com
25.04.2019 / 09:59

Bülent BİRİCİK

Gazeteciliğin beka sorunu

Yerel seçimler öncesi Cumhur İttifakını oluşturan partiler Türkiye’nin Beka sorunu üzerinden yürüyen bir seçim kampanyası yaptılar.

Ülkemizin gerçekten bir beka sorunu olup olmadığı tartışıladursun, bu tartışmanın aracısı olan medyanın, aslında gerçek beka sorununun gazetecilikte bulunduğu gerçeğinden uzakta olduğu görülüyor.

Kendisini gündemin rüzgârına bırakan medya, gazeteciliğin giderek kan kaybettiğinin ya farkında değil, ya da “benden sonrası tufan” gibi bir akıl tutulması yaşıyor.

Bu bir komplo teorisi değil… Gazetecilik ekonomideki tabiriyle konkordato sürecinin sonuna geldi ve neredeyse iflasını ilan etmek üzere. Ve bu mesleğin tükenişinde sorumluluğu bulunan gazeteciler inanılmaz bir aymazlık içinde… Yöneticisinden muhabirine dek tüm fertleri gazeteciliğin bekasından sorumlu, ancak sorumsuzmuşçasına davranmaya devam ediyorlar.

Yöneticiler kendi kumdan kalelerinde, “bugün de koltuğumu koruyabildim” edasıyla günü kurtarmanın derdine düşmüşken, kimi gazeteciler de ‘hanut’ geziler ve ufak tefek hediyelerle meşgul olmaya devam ediyorlar.

Gazetecilik saygınlığı mı dediniz? O eskidendi… Saygınlığı şimdilerde olsa olsa PR sektöründe halkla ilişkiler mesleğini icra eden arkadaşlardan görüyorlardır.

Peki, “gazeteciliğin bekasına ilişkin ne gibi bir sorun var?” diyecek olursanız…
Neresinden başlayalım bilmem. Zira neresinden tutarsanız elinizde kalıyor.

Bundan 25-30 yıl önce belki gazeteciliğin beka sorununu tehdit eden en önemli unsurlar arasında; tekelleşme, sendikasızlaştırma ve meslek birliklerinin tüm gazetecileri kucaklayamaması, magazin gazeteciliğine ilişkin gayri ciddi örneklerin mesleki saygınlığı azaltması gibi unsurları sayabilirdik.

Oysa bugün bambaşka ve çok daha derin sorunlarla yüz yüzeyiz. Bu sorunların en başında habercilikte kullanılan “dil” geliyor. Öyle bir sorun ki, bir mesleğin köküne kibrit suyu döküyor.

Bu dil ki; hedef gösteriyor, düşmanlaştırıyor, gerçekleri saklıyor, hakaret ediyor, infaz ediyor, kutuplaştırıyor, taraf oluyor, güçlüyü koruyor, güçsüzü eziyor, zarar veriyor, toplumun sorunlarına kulak tıkıyor, yönlendiriyor, geriyor, yozlaştırıyor, hukuk tanımıyor, velhasıl yapması gerekenleri yapmayıp, yapmaması gerekenleri büyük bir ısrarla yapmaya devam ediyor.

Devam edelim mi?
Dahası gazeteciler, çeşitli beklenti, kaygı, mecburiyet ve çıkarları doğrultusunda tüm bunları; manipülasyon, dezenformasyon ve algı yönetimi gibi ince yöntemlere başvurarak ‘haber’ adı altında yapıyor.

Belki ağır bir söylem olacak ama, haber birilerinin elinde silah olmuş durumda… Haber silahsa gazeteci kimdir? Varın onu da siz düşünün…
Mesleğini adabıyla yapan bir avuç gazeteciyi tenzih ederek olursak, meslek hiç bu kadar değersiz olmamıştı.

Gazeteciliğin halkın nezdinde giderek değersizleştiğini ve bir zamanların ana akım medya aktörlerinin, amiral gemilerinin bugün ne denli içi boş söylemlerden ibaret olduğunu bakmayı bilene tirajlar, reytingler gösteriyor…

İşte mesleğin ne denli değersizleştiğini gösteren bir başka gösterge…
2018 Türkiye Sosyal-Siyasal Eğilimler Araştırması’nda (TSSEA) kamuoyunun en çok güvendiği kurumlar sorulduğunda birçok kurum içerisinde medyanın yüzde 31,9 ile en güvenilmeyen kurum olduğu ortaya çıkıyor.

Günümüz gazeteciliğinin bekasını tehdit eden başka unsurlar da var… Onlardan en önemlisi de kuşkusuz medyanın dijitalleşmesi… Yaklaşan dijital fırtına, ana akım medya için artık ciddi bir tehdit… Halk nezdinde inandırıcılığını yitirmiş bir meslek, yeni dijital aktörlerin sektöre adım atmasıyla adeta sendeliyor. Geleneksel medyanın yıllardır ördüğü duvarları yıkma yeteneğine sahip bu güç, yeni nesil gazetecileri de beraberinde getirecek. Yeni bir gazetecilik anlayışının ve dijital çağın hızının birbirlerini tamamlayarak, geleneksel medyanın yıllardır ördüğü o duvarların yerle yeksan edeceklerini bugünden öngörebiliyoruz. Bundan da en büyük zararı da ‘tekelleşen’ ve ‘ehlileşen’ ana akım medya göreceğini söylemek için kâhin olmak gerekmiyor.

Ülkemizde gazetecilik için beka sorunu teşkil edebilecek bir başka durum ise yabancı ülke medya kuruluşlarının temsilcilerinin bir bir Türkiye’ye giriş yapmaları… İran’dan Amerika’ya, Almanya’dan Çin’e, Rusya’ya ve İngiltere’ye dek birçok ülkenin önemli medya kuruluşları özellikle dijital yayınlarıyla Türkçe olarak yayın yapmaya başladılar.

Türk medyasına güvenmeyen önemli bir kesim haberleri artık bu yayınlardan takip ediyor. Bu durumu, haberlere bakış açısı anlamında iyiye mi yoksa kötüye mi yormamız gerektiğini bizlere zaman gösterecek.

Ne üzücü…
Tüm bunlar yaşanırken, gazeteciler ise hala aynı gemide olmanın farkındalığına varmaksızın umarsızca savruluyor. Üstelik şapkamızı önümüze koyarak gazeteciliğin bekasını uzun uzun düşünmemiz gerekiyorken…

 
YORUMLAR

Yazarın Diğer Yazıları

>> Fox Haber ve Portakal'ın yeni hayatı... - 05.10.2020
>> Fatih Portakal ve Fox üzerine - 04.09.2020
>> Siyasal iletişim ve dijital dil - 17.07.2020
>> Ana akım medyanın yerini Youtube mi alıyor? - 28.05.2020
>> Medyada virüs etkisi - 24.04.2020
Medyaloji Yazarları
Halef R.  VAYIS Neslihan KABAOĞLU Meltem AŞCİ Hüseyin MOVİT
Milyonlarca sinek yanılıyor olamaz…
Tüm Yazarlar