06.05.2015 / 15:03

Halef R.  VAYIS

Binyıllar geçse de insan aynı insan…

İnsan üreme yoluyla varlığını sürdürürken, onun nesilden nesile aktardığı kimi duygu ve dürtüler değişmiyor. İçinde yaşanılan döneme göre insanın yaşam şekli ve şartı değişse de, bu dürtüler kalıtsal bir şekilde sonraki kuşaklarda devam ediyor...

 

Bakın, M.Ö 335 yılında Aristoteles ne demiş:

“Bugünlerde gençler kontrolden çıkmış durumda. Kaba bir şekilde yemek yiyorlar. Yetişkinlere karşı saygısızlar. Anne-babalarına karşı çıkıyorlar ve öğretmenlerini sinirlendiriyorlar.”

Aristoteles, ne geçmiş tarihte ne de kendinden sonraki tarihte bu konuda yalnız kalmıyor. Şu sözler de M.Ö. 800 yılından Heseiod’a ait:

“Günümüzün gençleri öyle umursamaz ki, ileride ülke yönetimini ele alacaklarını düşündükçe umutsuzluğa kapılıyorum. Bizlere, büyüklere karşı saygılı olmayı, ağırbaşlı davranmayı öğretmişlerdi. Şimdiki gençler kurallara boş veriyorlar. Çok duyarsızlar ve beklemesini bilmiyorlar.”

Öyle görünüyor ki, binyıllar geçse de, insan aslında hep aynı.

Belli bir yaşı aşan günümüz insanlarına şimdi sorsak, onlar da bugünkü gençlerinden şikayetçi olacaklardır.

 

Üstünlük yarışı…

İnsan üreme yoluyla varlığını sürdürürken, onun nesilden nesile aktardığı duygu ve dürtüler temelde değişmiyor.

Çoğalan bilginin, varlığını dönüşümlü şekilde sürdüren insanlığa ve içinde yaşanılan zamanın insanlarına katkıları var elbette. Bu sayede, döneme göre yaşam şekli değişiyor, ancak temel duygu ve dürtüler kalıtsal bir şekilde öteki kuşaklara aktarılıyor.

Savaşmak, öfke, ele geçirme ve üstünlük kurma gayreti, nefret, başkasının kanı üzerinden fayda elde etme zafiyeti…

Bunlar kuşaktan kuşağa süregelen ve azalıp yok olmayan olumsuz duyguların başlıcaları…
Karın açlığını giderme gibi zorunlu bir amaç da taşımıyor.

 

Teknoloji bizi daha mı zeki yapıyor?

İnternet araçlarının yaygınlaşması, bazı insanları teknolojinin beynimiz üzerindeki etkilerini sorgulamaya yöneltti.
Zekâyı nasıl tanımladığımız konusundaki psikolojik araştırmalar, zekâmızın büyük kısmının, kendimizi çevremize ve diğer insanlara göre nasıl konumlandırdığımıza bağlı olduğunu gösteriyor.

Psikologlar arasında etkili olan teorilerden birine göre, insan algısal olarak cimridir. Yani, mecbur kalmadıkça kafa yormak yerine kestirmeden gitmeyi tercih eder.

Bir siyasi partinin adayına gülümsemesi nedeniyle oy verdiyse ya da oturmak için kalabalık olan restoranı seçmişse, o kişi bu kapsama giriyor demektir.

Gideceği yer için insanın Google Map’i ya da navigasyon sistemini kullanmayı tercih etmesi de yine bu yüzdendir, algısal cimrilikten dolayıdır diyor aynı uzmanlar.

Bizler, bilgiye ulaşımın kolaylaşmasıyla çok daha fazla şey bilir hale geldik gibi hissetsek de, bunun üzerine düşünmekte fayda var…

 

https://twitter.com/HalefRVayis

 
YORUMLAR

Yazarın Diğer Yazıları

>> İnsana en yakışan kelime… - 07.05.2025
>> Zaman oyunu… - 30.04.2025
>> Yapay zeka Grok’a göre, yapay zekalar (AI) insan için tehlikeli midir? - 24.04.2025
>> AntiSosyal medya… - 16.04.2025
>> Büyüklere masallar… - 09.04.2025
Medyaloji Yazarları
Halef R.  VAYIS Neslihan KABAOĞLU Meltem AŞCİ Hüseyin MOVİT
İnsana en yakışan kelime…
Tüm Yazarlar