29.07.2015 / 13:00

Halef R.  VAYIS

Tek gerçek iddiamız…

Doğal halinde saldırgan olmayan insanın topluluk halinde vahşileşmesi, sağlıklı insanın bulaşıcı hastalıktan kırılmasına benziyor. Hastalığa zayıf düştüğümüz gibi, saldırganlığa da boyun eğiyoruz…


Thomas Edison, asistanlarından yirmi yedisinin altı ay boyunca her gün, lamba fabrikasından ana atölyelere giden tek yolu kullandığını öğrendi. O yolun kenarında bir kiraz ağacı yetişiyordu ve bu yirmi yedi adamdan hiçbiri, sorulduğunda ağacın varlığından haberdar değildi.

“Sıradan bir insanın beyni, gözün gördüğünün binde birini bile gözleyemiyor” diye yorumladı durumu Edison, “gözlem güçlerimizin bu denli zayıf olması akıl alır gibi değil.”

İnsan aklının bu eksikliğine sinirlenmişti.

Üstelik asistanlar sıradan değil, gelecekte hocasının yerini alacak bilim adamı adayı insanlardı.

“Kıvılcımınızın kaybolmasına izin vermeyin.”

“Tüm Ford marka arabalar birbirinin aynıdır” diye söylemiş onları üreten adam.

“Ama hiçbir insan diğerinin aynı değildir. Her yeni hayat yeni şeydir; daha önce onun gibi bir şey hiç olmamıştır ve bir daha da olmayacaktır. Her birimiz kendimizle ilgili bu fikri anlamalıyız, bizi diğerlerinden ayıran kişilik kıvılcımını yakalamalıyız ve onu tümüyle büyütmeliyiz.

Toplum ve okullar bizi ütüleyip, onu bizden almaya çalışabilir. Onlar hepimizi aynı kalıba koymaya meyillidir ama size diyorum ki; o kıvılcımın kaybolmasına izin vermeyin, o sizin önemli olmak için tek gerçek iddianızdır.”

Özgün birey olma gereğinin altını çizmiş Henry Ford; başkalarını taklit ederek yaşarsak “tek gerçek iddiamızdan” yoksun kalırız demiş.

Yaklaşık 100 yıl önce…

Onun, bugün hala geçerli ve sanırım gelecekte de geçerliliğini koruyacak bu yaklaşımını artık çoğumuz biliyoruz. Ancak arada hatırlamakta fayda var.

Kapitalizm, toplumların savaş kültürüyle beslenmesine yol açıyor…

Doğal halinde saldırgan olmayan insanın, topluluk halinde vahşileşmesi ve vahşi konumunu bir dönem sürdürmesi, sağlıklı insanların bulaşıcı hastalıktan kırılması gibi…

Nasıl tek kişinin hastalığı, çevresinde sağlıklı insanlara bulaşabiliyorsa, saldırganlık da çeşitli davranış ve düşüncelerin belirli koşullarda bir araya gelmesiyle veba gibi yayılabiliyor.

Hastalığa zayıf düştüğümüz gibi, saldırganlığa da boyun eğiyoruz. Bünyemize yayıldıkça, iyileşene kadar saldırganlıkla bütünleşiyoruz.

Saldırganlık, bir süre toplumun normu oluyor.
Toplum, savaş kültürüyle besleniyor. Kapitalizm ise bu kültürün en büyük destekçisi…

Annelerin üzerine titrediği çocukları, annelerinin helaliyle kendilerini cephede buluyor. Saldırganlığın bitmesi, toplumun doğal barışçıl haline dönmesi, hastalıklı dönemin geçmesini gerektiriyor.

Gözlerimiz karartılarak birbirimize karşı vuruşturulan, savaştırılan bizler, doğal halimizle barıştan o kadar yanayız ki, fırtınanın aniden kesilmesi gibi savaşın tam ortasında durabiliriz..

https://twitter.com/HalefRVayis

 
YORUMLAR

Yazarın Diğer Yazıları

>> Bozukluk gören gözde… - 24.04.2024
>> Medyada gündem belirleme… - 17.04.2024
>> Gerçekliği görme yeteneğini yitiriyor muyuz? - 03.04.2024
>> Milyonlarca sinek yanılıyor olamaz… - 27.03.2024
>> Çalıştıkça fakirleşmek (working poor)… - 20.03.2024
Medyaloji Yazarları
Halef R.  VAYIS Neslihan KABAOĞLU Meltem AŞCİ Hüseyin MOVİT
Bozukluk gören gözde…
Tüm Yazarlar