15.02.2017 / 10:12

Halef R.  VAYIS

“Sana” seslenen bir mecra…

“Radyo, TV’ye göre daha samimi geliyor. Yalın. Sadece sesi ve anlatılanı dinliyorsun, anlatanı görmeden... Kulağınla seçiyorsun; anlatan ve anlatılan, onu dinlemen için seni ikna ediyor veya edemiyor...”

 

Unesco, 13 Şubat’ı Dünya Radyo Günü olarak ilan etti, 2012 yılında. 
İki gün önce de altıncısı kutlandı.

20. yüzyılın ilk yarısının büyülü sözcüğü, sihirli kutusudur radyo. 19. yüzyılın ikinci yarısında başlanan geliştirme çalışmaları, bir sonraki yüzyılın ilk çeyreğinde, radyonun toplumla kucaklaşmasına kadar süregelmiş. Sonrası malum.

Günümüzün orta yaş ve üzerindeki insanları, radyonun çikolatada tadındaki hazzını iyi bilirler. Bambaşka dünyaları yaşatmıştır radyo onlara.

Peki, şimdiki nesil için radyonun anlamı nedir?

Bu soruma istinaden 22 yaşındaki genç bir insanın, üzerinde uzun uzadıya düşünmeden, ilk aklına gelenleri dillendirdiği, radyoya dair yorumları şöyle:

“Mucize. Tanımadığınız bir insanın, başka bir yerdeki sesi, bir kutu aracılığıyla bana geliyor ve onu dinliyorum. Seçenek çok. TV’yi izlemek zorundasın, radyoda ise bağımlılık yok. Yürürken, araba kullanırken, yemek yerken, arkadaşlarında sohbet ederken, her yerde dinleyebilirsin. TV’ye göre daha samimi geliyor. Yalın. Sadece sesi ve anlatılanı dinliyorsun, anlatanı görmeden. Kulağınla seçiyorsun; anlatan ve anlatılan, onu dinlemen için seni ikna ediyor veya edemiyor...”

Dikkatimi çekiyor. İnternet olsun, cep telefonu olsun, artık başka mecraların içerisine sıkıştırılarak dinlenmeye sunulmuş olsa bile radyo, bir kutu olma duygusunu, genç kuşaklarda dahi sürdürüyor.

Yanlış hatırlamıyorsam gazeteci Ragıp Duran da şöyle anlatmıştı radyoyu yıllar önce…

“Gözlerinizi kapadığınızda yanınızda, sanki sadece size seslenen bir ses sizi sarmalar. Kişiler arası bir iletişim yaşıyor gibi olursunuz. Sizinle konuşur gibi kullanılan bir insan sesinin gücü sayesinde radyo, hem yüreklerde hem de beyinlerde kalıcı bir etki bırakır.”

 

Dünyadaki evlerin yüzde 75’inde radyo var…

Modern teknolojinin getirdiği tüm yeni kaynaklara rağmen radyo, dünya nüfusunun yüzde 95’ine ulaşıyor.

Uluslararası Telekomünikasyon Birliği’ne göre, dünyadaki evlerin yüzde 75’i radyo sahibi.

13 Şubat tarihi, 1946 yılında yayına başlayan Birleşmiş Milletler Radyosu'nun da kuruluş günü aynı zamanda.

Unesco genel direktörü İrina Bokova, Dünya Radyo Günü için yayınlanan mesajında şöyle seslendi:

“Radyo toplumumuzun dışlanmış grupları başta olmak üzere, en geniş kitlelere ulaşabilen kitle iletişim aracıdır. Özgür, bağımsız ve çoğulcu radyo, sağlıklı toplumlar için zaruri, insan hakları ve temel özgürlüklerin geliştirilmesi için hayatidir.”

Radyo ile…

Ancak kitle iletişim gereci bu… 
İyiye de kullanılır, kötüye de.

Hitler’in propaganda bakanı Göbels’e sormuşlardı: “Halkı, nasıl bu kadar disiplinli itaatkar yaptınız?”

“Radyo ile” cevabını vermişti Göbels.

Dönemin en güçlü kitle iletişim aracı radyo ile…

 

twitter.com/halefrvayis

 
YORUMLAR

Yazarın Diğer Yazıları

>> Bozukluk gören gözde… - 24.04.2024
>> Medyada gündem belirleme… - 17.04.2024
>> Gerçekliği görme yeteneğini yitiriyor muyuz? - 03.04.2024
>> Milyonlarca sinek yanılıyor olamaz… - 27.03.2024
>> Çalıştıkça fakirleşmek (working poor)… - 20.03.2024
Medyaloji Yazarları
Halef R.  VAYIS Neslihan KABAOĞLU Meltem AŞCİ Hüseyin MOVİT
Bozukluk gören gözde…
Tüm Yazarlar