Bir zamanlar Wikileaks vardı…
“Gizli saklı kalmasın, dünya ne kadar şeffaflaşırsa o kadar temizlenir” gibi kulağa hoş gelen bir slogana sahipti...
2010 yılının sonlarına doğru, dünya yeni bir yayıncılık türüyle karşılaştı.
WikiLeaks’le…
WikiLeaks, yayınladığı belgelerle, bir anda tüm ülkeleri ayağa kaldırdı, siyaset dünyasını karıştırdı. Birçok ülke, diplomat, siyasetçi hakkında, doğruluklarını onaylattığını iddia ettiği, hepsi olumsuz, çok özel belgeler koydu ortaya.
Aslında 2006’da kurulmuştu, ancak bombalarını 2010 yılının sonlarına doğru patlattı.
Kimine göre bir dijital gazetecilik harikası, kimine göreyse Amerikan düzmecesiydi.
O dönem, WikiLeaks hakkında yazmayan kalmadı. Birçok köşe yazarı, köşesine taşıdı. Her gazete, internet sitesi ya da TV kanalı, haberleri arasında ona mutlaka yer verdi, kaynak gösterdi.
Üzerine türlü türlü yorumlar yapıldı. Manşetlere taşındı.
Yaptığı gazetecilik miydi yoksa bilgi korsanlığı mı, anlaşılmadı.
“Gizli saklı kalmasın, dünya ne kadar şeffaflaşırsa o kadar temizlenir” gibi kulağa hoş gelen bir slogana sahipti.
“Kendi ülkesini sömüren, halkından çalan tüm devlet kurumlarına ve şirketlere" savaş açtıklarını ilan etti.
Arkasında hiçbir finans grubunun bulunmadığını iddia eden site, bağışlarla ve yardım kampanyalarıyla yaşadığını söylüyordu. Finansal sıkıntılarının bir türlü sona ermediğinden şikayetçiydi.
“What I Know Is...” (bildiğim odur ki…) ifadesinin baş harflerinin kısaltılması ile “Leak” (sızıntı) sözcüğünün birleşiminden oluşturulmuş ismi, bir anda dünyanın en popülerleri arasında yerini aldı.
O zamanlar internet kullanıcısı olmayanlar dahi, artık WikiLeaks ismini öğrenmişti.
Bir zamanlar WikiLeaks vardı. Sahi ne oldu?
Eritilip yok mu edildi, misyonu mu sona erdi?
Önce engellenme sorunuyla karşı karşıya kaldı. ABD’de yönetim, kamu binalarında WikiLeaks’e erişimi yasakladı ve mevcut yayını kesmeye çalıştı. İki internet sağlayıcısı, servislerini iptal etti.
İnternet üzerinden online ödeme hizmeti veren Paypal şirketi, bağış toplama hesabını kapattı. İlk etapta 15 ülke WikiLeaks’e erişim yasağı koydu. Sitenin, İsviçre bankasındaki hesapları donduruldu.
İsveç, kurucusu Julian Assange hakkında tutuklama kararı çıkarttı. Daha sonra Assange, bir kadını taciz etme suçundan İngiltere’de gözaltına alınıp tutuklandı.
WikiLeaks eridi, eridi ve kayboldu.
Bir yayıncılık harikası yarattığı söylenen sitenin ve kurucusunun adı ve de iddialı belgeleri artık duyulmuyor.
Acaba WikiLeaks bir balon muydu? Ya da yeni sızıntılara mı hazırlanıyor?
Belki de misyonu sona ermiştir…
Bu haftaki yazımıza, E.E. Cummings’le nokta koyalım:
Gece gündüz bütün gücüyle seni diğerlerinden farksız yapmaya çalışan bir dünyada, kendin olarak kalabilmek dünyanın en zor savaşını vermektir.
Ve bu savaş bir başladı mı, bir daha bitmez…
