28.04.2021 / 14:36

Halef R.  VAYIS

İnsan gibi bakıyor…

En fazla on yaşında bir çocuktu. Zayıftı, acınacak haldeydi. Elbisesi paramparça, yüzü kapkaraydı. Saçları kavrulmuş, elleri yanmıştı…

 

Adı Curzio Malaparte. Gazeteci.

Gençliğinde yazıları sansürlenmiş, ev hapsine alınmış, sürgün edilmiş. 1941’de Rus cephesinin açılmasıyla birlikte, oralarda ölür umuduyla, teğmen rütbesiyle ve savaş muhabirliği göreviyle bölgeye gönderilmiş. Ancak yazılarının yarattığı rahatsızlık, Hitler’in kulağına kadar gitmiş ve Ukrayna’da tutuklanmış.

Malaparte, yazdıklarını gizlice İtalya’ya sokarak savaşın korkunçluğu üzerine yazılmış eserleri, insanlığa miras bırakır...

‘Kaputt’ adlı anlatısının bir bölümünün özetini öne alalım.

Malaparte anlatıyor:

1941 yılı sonbaharında Ukrayna’da Poltawa yakınındaydım. Bölgede partizanlar kaynaşıyordu. Bir gün, bir Alman subayı topçu konvoyunun başında bir köye girdi. Köyde tek bir canlı yoktu, evler çoktan terk edilmiş gibi görünüyordu...

Atların nal sesleri uzaklaşmış, ovanın çamuru içinde boğulmuştu ki, birden bir kurşun vızladı.

“Dur!” diye bağırdı subay. Kafile durdu, kuyruktaki batarya yine köy üzerine ateşe başladı...

Subay yüksek sesle saymaya başladı: “Dört, beş, altı. Bir tek tüfeğin ateşi bu… Köyde sadece bir kişi var.”

O anda bir gölge, elleri havada koşarak kara duman bulutundan sıyrıldı, askerler partizanı yakaladılar, iterek subayın önüne getirdiler.

Subay eğerinin üstünden eğilip partizana baktı: “Bir çocuk” dedi alçak sesle.

En fazla on yaşında bir çocuktu. Zayıftı, acınacak haldeydi. Elbisesi paramparça, yüzü kapkaraydı. Saçları kavrulmuş, elleri yanmıştı.

Bir çocuk!

Bir ara subay, çocuğun önünde durup, uzun ve sessizce yüzüne baktı ve sıkıntı dolu bir sesle:
“Dinle” dedi. “Sana kötülük etmek istemiyorum. Benim işim bacak kadar çocuklarla savaşmak
değil. Tanrım, savaşı ben icat etmedim ki?”

Bir süre sustu, sonra insana garip gelen bir yumuşaklıkla sordu:

“Bak, benim bir gözüm camdır. Asıl gözümün hangisi olduğu kolay anlaşılmaz. Hemen, hiç düşünmeden hangi gözümün cam olduğunu söyleyebilirsen, serbest bırakırım seni.”

Çocuk hiç tereddüt etmedi:

  • Sol göz, dedi.
  • Nasıl bildin?
  • Çünkü ikisinden, soldaki daha insan gibi bakıyor.

 Yeryüzündeki her söz söylenmiş gibi…

“Biz daima şu iki prensibi kabule hazır olmalıyız: Duygularımızdan başka hiçbir şey iyi veya kötü değildir ve olayları biz etkileyemeyiz, yalnızca onların arkasından gideriz.”

Yukarıdaki sözleri yaklaşık 2000 yıl önce söyleyen* söylemiş.

Bugün denmiş kadar taze…

İnsan bazen hayrete düşüyor. Sanki yeryüzündeki her konu düşünülüp dillendirilmiş, edecek laf kalmamış; ne dense tekrar olacak…

Sözler…

Evrilip çevrilip, anlık duyguların gölgesinde yeniden biçimleniyorlar.

Biz yine Epiktetus’un* 2000 yıl önce dediğine dönelim:

Duygularımızdan başka hiçbir şey iyi veya kötü değildir…

twitter.com/halefrvayis

 

 

 

 

 
YORUMLAR

Yazarın Diğer Yazıları

>> Bozukluk gören gözde… - 24.04.2024
>> Medyada gündem belirleme… - 17.04.2024
>> Gerçekliği görme yeteneğini yitiriyor muyuz? - 03.04.2024
>> Milyonlarca sinek yanılıyor olamaz… - 27.03.2024
>> Çalıştıkça fakirleşmek (working poor)… - 20.03.2024
Medyaloji Yazarları
Halef R.  VAYIS Neslihan KABAOĞLU Meltem AŞCİ Hüseyin MOVİT
Bozukluk gören gözde…
Tüm Yazarlar