Sol elinde bir demet çiçek vardı

Medyaloji.net » magazin » Sol elinde bir demet çiçek vardı
Sol elinde bir demet çiçek vardı

Zeynep Bakşi Karatağ yürüdüğümüz yollarda “Usulca” ile çıkıyor karşına

Elleri, sahip olduğu en mutlu misafirlerini bir bir gökle buluşturdu. Her renkten ‘mozaik’ 12 çiçek artık göğün göğsünden sesleniyordu dünyaya…

Zeynep Bakşi Karatağ, tene değen, yüze çarpan, gönlü okşayan sesiyle, anlattığı masalların Mozaik’ten sonra ikinci bölümü için uzattı çiçeklerini bir bir. Sakin sakin, usul usul, sevgisi gönlümüzde, gülüşü yüzümüzde ışıldayan Zeynep, yürüdüğümüz yollarda “Usulca” ile çıkıyor karşına bu kez, bütün samimiliğiyle.

İlk albüm Mozaik’te Karacaoğlan’la, Aşık Veysel’le ve Sabahattin Ali’yle başlayan serüven yine öyle devam ediyor… Zeynep, şiirle, türküyle ‘yâd’, sevgiyle, kederle de ‘ah’ oluyor: “Şu kara gözlere yandım yanalı … Söndür beni ben ah çekip gezmeyim”
Ozbi kavgaya ölüme gider gibi giden bir asi. Zeynep sesine çığlık yazılmış bir aşık. Muhlis Akarsu’nun “Sen Tabipsin Saramazsın Yaramı” türküsünde bir araya geliyor bu ikili. Yağmuruna, yoldaşına, soluğuna bir nazende sunuyor.
Grup Yorum’un en güzel ve en içli şarkılarından birisi var Usulca’da: “Uğurlama”. Eski bir zamanı, eskimemiş dostlukları hatırlatır her seferinde. Öyle de yapıyor Zeynep “Sızılı bir ırmak uğurlar seni/ su olup akarsın kır çiçeklenir…” derken.
Hüznünde yakalarsak bir çocuğu, onun gülüşü bize papatyalar toplatır. Zeynep bizi bir aşkın kokusunda bekliyor ve ekliyor: “Senden başka kisb-i karı neylerim/ cemâle baktığım kar değil midir?”

Şimdi arkana yaslan. Murat Karatağ’ın muhteşem düzenlemeleri ve Zeynep’in belki de ilk kez şahit olduğumuz sesinin bu denli güçlü yanı seni, beni, hepimizi büyük bir yolculuğa çıkarıyor. Büyük bir ekip, baslar, ziller… Yılmaz Güney’in Filiz Akın’a bakışı,Umutsuzlar filmi… Yalçın Tura’nın unutulmaz bestesi bu kez Zeynep’in sesinde ‘umut’ buluyor: “Soluyor gülümüz, kırılmış dalımız/ Perişan halimiz nedendir “

Zeynep, sümbül gibi Anadolu iken lale gibi de Batı’dır. Sesinden dinlediğimiz türkülerin yanında “Usulca” albümüyle beraber bu kez kendi sözünü yazmıştır. Downtempo ve lounge türdeki Kaçma şarkısının altyapısında yine Murat Karatağ imzası var.
Başını iki elinin arasına alıyorsun. Buğulu bir pencere karşında puslu bir gece içinde. Ahmet Aslan bir yerde, Zeynep ötesinde… Söylüyorlar: “odanı kireç eyle/ yüzünü güleç eyle…” Kederin karanfili yakanda bundan böyle.
Sevgi çiçeğinin kırmızısından turnalar geçerse, aşık öyle söyler sözünü. Zeynep’in elinden alıyoruz sevgi çiçeğini. Öyle ki, gök yüzünde bölük bölük turnalarla dost eline uğrar yollarımız.

Umut ve neşe, ayrılık ve vuslat… Yol ayrı düştüğünde dört yapraklı bir yonca uzatır Zeynep: “Ağlama sevdiğim, yol ayrı düştü…”
“Ben gidersem sazım sen kal dünyada” diyor Aşık Veysel’in sesinden. Gölgelik yerin ferahlığı misali ya Zeynep; onun sesi tutuşturuyor bir gülü, her derde o ortak oluyor.

O şimdi bir menekşe uzattı bize. ‘Ero Xora’ koydu adını. Uzun yıllardır görmediğimiz, duymadığımız bir müjdeyi de beraberinden verdi üstelik. Umut Altınçağ ile birlikte bir atmacanın çığlığı gibi deldiler göğü.

Kim yürürse şimdi bu yolları, kim gülümserse sokaktan sokağa iki yana sallanan ellerimiz, göklere güvercin uçurmaz. Kendince bir gece doğsa ve ağlasa karanfil serpilir mi yeniden umut? Ve yürüdüğümüz her yol, şimdi Zeynep’in çiçekli avlularına çıkar. Hüzünse mutlu bir milattır önümüzde, sevgi öğretildi miydi. Mavi bir atlas dolaşır seslerin arasında Usulca’nın. Ve sol elimde bir demet çiçek.

“Usulca” albümünde yine hareket, yine renk, yine hüzün, yine ayrılık, yine sevda… Yine türkü, yine pop, yine synth, yine bağlama…
Burak Abatay

YORUMLAR