Sosyal medyanın yaşantımıza yansımaları…
"Bir fotoğraf binlerce kelimeye bedel derler. Ancak sosyal medyada paylaşılan fotoğraflar, hiçbir zaman hikâyenin tamamını yansıtmıyor."
Daha 10 yıl önce hiç tanımadığımız bir mecra olan sosyal medya, günümüzde adeta iletişimin ana akımı oldu…
Haliyle yaşantımızı şekillendiriyor…
Muhakkak ki, olumlu olduğu gibi olumsuz yanları da var…
Günde bir saat sosyal medya, çocukların mutluluğunu azaltıyor
İngiliz The Times gazetesinde yer alan habere göre sosyal medyada daha fazla vakit geçiren çocuklar, daha az geçiren akranlarına göre dersleri, okulları, görünüşleri, aileleri ve genel olarak hayatları hakkında daha mutsuz olurken, arkadaşlıkları konusunda ise kendilerini mutlu hissediyorlar.
Gazetenin eğitim editörü Rosemary Bennett'in imzasını taşıyan habere göre sosyal medyada bir saat vakit geçirmek, çocukların hayatlarıyla ilgili "tamamen mutlu" hissetme ihtimalini yüzde 14 oranında azaltıyormuş.
Gençlerin sosyal medyada geçirdiği vaktin alkol ve sigara gibi zararlı alışkanlıklara başlama ihtimalini azalttığı gerekçesiyle bunu destekleyenler olduğu gibi sosyal medyanın gençlerin akıl sağlığına zarar verdiğini düşünenler de var.
İnstagram depresyonun habercisi olabilir mi?
İnstagram'da paylaşılan fotoğraflar, genel olarak "hayat güzel" mesajı veriyor.
Ancak son araştırmalar, bazı fotoğrafların paylaşımcının yaşadığı depresyon hakkında ipuçları verebileceğini söylüyor.
Harvard Üniversitesi'nin çalışmasına göre, İnstagram'da paylaşılan 'mavi, gri ya da karanlık kareler' ya da fotoğrafları siyah-beyaza dönüştüren Inkwell filtresinin kullanımı, depresyon belirtileri olabilirmiş.
Kimi araştırmacılar ise paylaşılan fotoğrafların incelenmesi yoluyla, ruhsal bozuklukların erken teşhisinin mümkün olabileceğini iddia ediyor.
İki Alman üniversitesi tarafından yapılan bir diğer çalışmaya göre, Facebook'ta başka kullanıcıların profillerine 'pasif takip' yapan birçok kişi, kıskançlık ve kin duyguları besliyor olabilirmiş. Özellikle de tatil fotoğraflarına bakarken…
Fakat gazeteci-yazar Jessica Winter'a göre aslında Facebook, sosyal medya denilen kokteyl partide, bu etkinin en güçlü hissedildiği ortam değil. Bu konuda şampiyon İnstagram.
İnstagram bol rötuşlu, güzel mi güzel öz çekimlerden ve ne mükemmel bir yaşam tarzı olduğunu tüm dünyaya ilan eden fotoğraflardan geçilmiyor.
Fotoğraflar hikayenin tamamını yansıtmıyor…
'Beden algı bozukluğu' olarak bilinen psikolojik rahatsızlığı olan, aynı zamanda depresyon ve kaygı bozukluğu ile mücadele eden komedyen Juliette Burton, sosyal medyanın bu rahatsızlıklarla baş etme konusunda hiç yardımcı olmadığı görüşünde.
Burton, "Bir fotoğraf binlerce kelimeye bedel derler. Ama bu fotoğraflar hiçbir zaman hikâyenin tamamını yansıtmıyor" diyor.
İnsanların çok nadir olarak hayatlarında kötü giden şeyleri paylaştığını söyleyen Burton, "Bu fotoğrafların arka planında neler olduğunu asla bilmiyorsunuz. Sosyal medya, kimliklerimizi ifade etmenin, kim olduğumuzla ilgili herkese bir mesaj vermenin yeni aracı, fakat tüm bu çabaların aslında ne anlama geldiğini yeniden keşfediyoruz" diyor.
Tüm bunlara bakarsak, çok basit görünse de sosyal medya aslında karmaşık bir dünya…
Bu karmaşıklığın içinde sınırsız bir dünya mı yatıyor yoksa sığ sularda mı yüzüyoruz, zaman gösterecek…
