24.05.2017 / 08:55

Halef R.  VAYIS

Bölüşmesini bilirsen kavga çıkmaz…

İki arkadaş, edebiyat-sinema muhabbeti tutturmuşuz. Birimiz “A” diyor, diğerimiz “B”. Tartışıp duruyoruz. Arkadaşım Erce’nin, tartıştığımız modern filozofları aç midemi kaynatıyor…

 

Tembel tembel Emirgan Çınaraltı’nda oturmuşuz Boğaz’a karşı. O lezzeti bir daha bulunamaz limonatayı yudumluyoruz.

İki arkadaş, edebiyat-sinema muhabbeti tutturmuşuz. Birimiz “A” diyor, diğerimiz “B”.
Tartışıp duruyoruz.

50’li yıllarda tek tük otomobil geçiyor Emirgan’dan. Kocaman Amerikan arabaları…
İstanbul için hava kirliliği yabancı kelime. Denizde “tombul kıçlı” gemiler bembeyaz, martılar gibi.

Arkadaşım Erce’nin, tartıştığımız modern filozofları aç midemi kaynatıyor.

“Erce, Allah aşkına bastırma. Şu anda Sartre’ı, Gide’yi çekemem, çünkü açlıktan midem zil çalıyor” diyorum.

Hah, simitçi duruyor caminin köşesinde. Bir simit ve tavşan kanı çay.
O yıllar, herkesin içinde bağırmak yaşam tarzımıza girmemiş.

“Hişt hemşerim, getirsene bi simit” demek zontalığı bu yüzden aklıma gelmiyor. Simitçiye doğru bir zahmet yürüyorum. Karşıdan da yaşı benden büyük bir ağabey geliyor. Aynı anda simitçinin tablası önüne varıyoruz. İkimiz de tablaya bakakalıyoruz!

Önce tablaya, sonra birbirimize bakıp gözlerimizle soruyoruz: “Ne olacak şimdi?”

Çünkü tablada tek bir simit var.

Mide asidinin yarattığı fantezilerimle boks maçına hazırlanıyorum…

Tek simit kimin hakkı? Hangimiz simiti almalıyız? Kim önce simitçinin yanına geldi?

Buyurun bakalım. Uluslararası sınır anlaşmazlığı gibi bir durum…

Tek simit var ve o tek simit benim olmalı. Çünkü midemin asidi beynime vurmuş durumda. Mide asidi aklı eritir. Enayileşir insan. Aptalca düşünür, çabuk sinirlenir. Aynen bu durumlardayım.

Karşımdakine bakıyorum. Ukalalık ederse kavga çıkabilir. Kuruyorum o anda; ben daha uzun boyluyum. Ancak kavgada boy avantaj değil. Alttan dalan bir rakip çenenizi dağıtabilir. Dikkatli olmalı.

Mide asidinin yarattığı fantezilerimle boks maçına hazırlanıyorum. Bir daha süzüyorum rakibimi.
O da bana bakıyor.

Ama kötü bakmıyor. Birden kıyafeti dikkatimi çekiyor. Gri ve çok kaliteli bir kumaştan elbise giymiş. Mevsimlik ince kumaşı diken terzi, belli ki büyük usta…

Simit savaşına hazırlandığım rakibimin, şık beyaz gömleğinin yakaları açık. Kravat takmamış. Hava sıcak.

Yüzündeki sevecenlik, kafamdaki aptalca düşünceleri uçuruyor. Gülümsüyor bana, yumuşuyorum.

Ve o anda atılıp simidi kapıyor.

Sahip olduğun gücü nasıl kullandığının önemi, bir kez daha ortaya çıkıyor…

5 kuruş hazırmış elinde. Tablanın üstüne atıyor. Bedelini şipşak ödeyerek simidin sahibi oluyor.

Vay canına! Bunu bana yapmayacaktın. Gülümseyip beni aldattın. Sempatiye getirip simidi kaptın.

Hem bu adam kim oluyor? Ben onu buralarda hiç görmedim. Kimsin sen arkadaş?

Fena tepem attı. Ama o yine gülümsüyor.
Oooh, simiti ortadan da kırdı. Şimdi ağzına atıp çıtırdatacak.

Hayır, öyle yapmadı. Simidin yarısını bana uzattı: “Al bahalım, gardaş payı yapak. Bölüştün mü kavga çıkmaz, bölüşmesini bileceksin.”

Aynen böyle dedi. Elime tutuşturdu simidin yarısını… Şaşkınım…

“Şey… Parasını vereyim” diyorum aptal aptal. Öyle ya simidin yarısı 2,5 kuruş.

Bir kahkaha atıyor: “Alacağım olsun güzel gardaşım. Yine karşılaşırız merak etme.”

Elimde yarım simit, Erce’nin yanına dönüyorum. O, Çınaraltı kahvesinin önünden yürüyüp gitmekte. Erce’ye gösterip soruyorum: “Kim bu, tanıyor musun?”

Erce şöyle bir bakıyor:

“Hacı Ömer Sabancı Bey’in oğlu, Sakıp Sabancı… Şu ilerideki Atlı Köşk’te oturur.

Ve karşılaşıyoruz da gerçekten. Ama 40 yıl sonra; bir antika fuarında.
Koluma giriyor, birlikte hat ve tablo pazarlığı yapıyoruz. Gülümsemesini hiç yitirmemiş. Hep aynı sevecenlikle, gönlü sıcak ve esprili… Gözündeki zeka ışıkları yine yüzüme vuruyor.*

“Gülüş bir yanaşımdır bir öbür kişiye,
Birden iki kişiyi döndürür bir kişiye,
Anılarından kale yapıp sığınsa bile,
Yetmez yalnız başına bir ömür bir kişiye.” **

 

* Gazeteci-yazar Tevfik Yener’in kitabındaki anılarından derlenmiştir.
** Özdemir Asaf

 

twitter.com/halefrvayis

 
YORUMLAR

Yazarın Diğer Yazıları

>> Milyonlarca sinek yanılıyor olamaz… - 27.03.2024
>> Çalıştıkça fakirleşmek (working poor)… - 20.03.2024
>> 2050 yılına gelindiğinde… - 13.03.2024
>> Teknoloji insan ırkının sonunu getirir mi? - 06.03.2024
>> Balina üzerinde seyahat eden kedi misali... - 28.02.2024
Medyaloji Yazarları
Halef R.  VAYIS Neslihan KABAOĞLU Meltem AŞCİ Hüseyin MOVİT
Milyonlarca sinek yanılıyor olamaz…
Tüm Yazarlar