17.12.2014 / 11:39

Halef R.  VAYIS

Arboretum: İstanbul’un gizli cenneti...

Arboretum, pek çoğumuzun aşina olmadığı bir kavram. Telaffuzu bile kolay değil zaten.

Türkçe adıyla ağaç evi ya da ağaç parkı...

Canlı ağaç ve bitki müzesi...

Her yaştan ve eğitim grubundan insana; ağaçlar, otsu ve odunsu bitkiler hakkında bilgi vermek, onları yetişme alanlarında tanıtmak, çevre koruma bilincinin gelişmesine katkıda bulunmaktır varlık sebepleri.

Aynı zamanda örnek olabilecek çeşitli bitkiler yetiştirilir arboretumlarda. Bilimsel araştırmalar ve gözlemler için kullanılır.

Ülkemizde iki adet arboretum var.

Biri devlete ait...

Orman Genel Müdürlüğü’ne bağlı Atatürk arberotumu, İstanbul'da Belgrad Ormanı’nın güneybatısında bulunuyor. Kurulumuna 1949'da başlanmış ve 249 hektarlık bir alana sahip.

İstanbul’un gizli cennetidir. Ziyarete açıktır.

Diğeri ise özel: Karaca Arboretum.

Hayrettin Karaca tarafından 1980 yılında Yalova'da kurulmuş. 13,5 hektarlık alana sahip. Türkiye'nin ilk özel bitki müzesi...

TEMA’nın kurucusu, kendini çevreye ve çevre bilincine adamış Hayrettin Karaca, bu konuyu da boş geçmemiş.

Türkiye’nin ilk özel arboretumunu kurduğunda elli dört yaşındaydı Hayrettin Bey. Yurtiçi ve yurtdışında gezdiği her yerden tohumlar topladı, botanik bahçelerini gezdi, bağlantılar kurdu.

14 bin türü barındıran Karaca arboretum, aynı zamanda ülkemizin tehlikedeki türleri için bir gen koruma merkezidir.

Hannover Üniversitesi'nden ekoloji profesörü Franz H. Meyer, "şimdiye kadar hiç böylesine kişisel çıkar gütmeden, kendini insanlığın yararına çalışmaya adamış birine rastlamadım" diye bahseder Hayrettin Karaca'dan.

Bir zamanların başarılı işadamının doğa sevgisi, gençlik yıllarında başlamıştı. Konforlu evinden ayrılıp, çevre köylere gider ve hasat zamanı köylüye yardım ederdi.

"Mısır soyar, harmanda döven kullanır, tarla bekçiliği yapardım bilabedel" diyerek anlatır anılarını.

Şimdi olsa deli derler, bunu yapana...

 

Doğanın çığlığına kulak verelim...

Ne iyi ki, doğa kendi kendini temizliyor. Aksi halde kısa bir sürede, onu içinde yaşanılmaz kılardık.

Doğa kendini temizliyor temizlemesine de, artık biz insanların talanlarına, katliamlarına ve kirletmelerine karşı koyamaz, dayanamaz hale geldi.

Çoğumuza şaka gibi geliyor, “bir şey olmaz” deyip geçiyoruz. Ne hükümetler yeterince hassas davranıyor doğaya, ne de gözü kara hırslı insanlar saygılı.

Tüketim toplumu olmanın getirdiği davranışlar, en çok doğayı vuruyor. Ne yazık ki doğal varlıklar, gelir elde etmek uğruna talan ediliyor.

Oysa doğayı korumak, hepimizin ona olan borcu...

 

twitter.com/HalefRVayis

 
YORUMLAR

Yazarın Diğer Yazıları

>> Milyonlarca sinek yanılıyor olamaz… - 27.03.2024
>> Çalıştıkça fakirleşmek (working poor)… - 20.03.2024
>> 2050 yılına gelindiğinde… - 13.03.2024
>> Teknoloji insan ırkının sonunu getirir mi? - 06.03.2024
>> Balina üzerinde seyahat eden kedi misali... - 28.02.2024
Medyaloji Yazarları
Halef R.  VAYIS Neslihan KABAOĞLU Meltem AŞCİ Hüseyin MOVİT
Milyonlarca sinek yanılıyor olamaz…
Tüm Yazarlar